Doğruluk;
Düşüncede,sözde,niyette,irade’de,azim’de vefa ve amelde doğruluk olarak tezahür eder. Doğru olmak bizi insan kılan en önemli özelliklerdendir. Tarih boyunca baktığımızda kötüye karşı iyi, yanlışa karşı doğrular hep kazanan taraf olmuştur,bazı durumlarda kötü niyetli insanların kazandığı gözlemlensede aslında kaybettiklerinin farkında bile olmazlar zira bu fani dünyada olmazsa bile mahkeme-i Kübra’da terazi asla şaşmaz ve ağırlık yanlıştan yana olmaz.
Doğruluk üzerine tarihin her anında tartışmalar hatta savaşlar olmuştur çünkü doğruluk bazen kişiden kişiye değişim göstermektedir. Doğruluk bir uygunluk halimi yoksa bir tutarlılık veya uzlaşım sorunumu gibi tartışmalar tarih boyunca süre gelen bir tartışmadır. Çünkü doğrular değişir dedik kişiden kişiye farklı anlam ve görüş bildirir, fakat mantık ve düşünce felsefesinde doğrular asla değişmezler tıpkı genel doğrular gibi, örneğin Güneş sıcaktır ve ışık verir bu herkesin doğrusudur, fakat şu renk güzeldir doğrusu kişiseldir ve değişkenlik gösterebilir. Doğrulukla ilgili bu kadar tarif yaptıktan sonra birazda dinimizin doğruluğa nasıl baktığına bakalım.
Doğruluk hali Allah’ın emirlerine,kanunlarına,yasaklarına uygunluk halidir.Dua ettiğimizde genelde şöyle bir dua halimiz vardır ‘’Allah’ım bizi doğruluktan ve doğru amel işleyenlerden eyle’’ zira doğru olmak Allah’ında kullarından beklediği bir davranış biçimidir. Sırf çıkar menfaat uğruna doğru bildiği halde yanlışı benimseyen insanlar vardır. Bu davranış çok tehlikeli bir durumdur çünkü doğruluk ve gelinen sonuç gözetildiğinde kişisel değil genel çıkarlar ön plana çıkarılmalı ve yaratanın rızası gözetilmelidir.Doğrunun karşısındaki yani zıt yönündeki her şey ‘’BATIL’’dır. Efendimize EL-EMİN ismi onun her şeye kişisel değil toplumsal anlamdaki bakış açısıdır yani söyleyeceği doğru kendi aleyhine bile olsa ondan vazgeçmemesi ona bu büyük lakabı vermiştir.
Bir sahebe peygamber efendimize şöyle der; Efendim bana islamı anlatırmısın? Efendimiz şöyle buyurmuştur; Önce Allah’a,alemlerin sahibine,rabbine inandım de sonrada’’Dosdoğru ol’’ diye tavsiyerde bulunmuştur.Gerek felsefi anlamda gerek bizi insan kılan özellik olması ve gerekse islam dininin doğruluğa verdiği önemi göz önünde bulundurursak kesinlikle doğrudan yana olmamız ve her daim doğruyu sözylememiz kaçınılmaz bir durum haline gelmişitir zaten başkada çaremiz yoktur.Söylenecek doğrular aleyhimizede bile olsa doğruluktan ödün vermeyeceğiz yalandan kaçacağız,karşımızdaki haklıysa doğruysa bunu bir itiraf değil gerçeklik anlamında dile getireceğiz.Allah’tan duam şudur ki hiçbirimizi doğruluktan ayırmasın,bizi doğru işlerle ve kişilerle beraber kılsın,yalan ve yanlışlardan sakındırsın ona layık bir kul olarak ömrümüzü tamamlayıp onun huzuruna yine onun razı olduğu kullar olarak çıkmayı hepimize nasip etsin diyor tüm okuyuculara sevgi,selam ve muhabbetlerimi sunuyorum.Kalınsağlıcakla.
irfankaratas.02@hotmail.com