RAMAZAN’DA AY ON DÖRDÜNDE
Şeytanların dizgine vurulduğu aydayız…Akşam ayı on dördünde seyrederken fark ettim Ramazan’ı yarıladığımızı…
Allah korkusu, daha doğrusu Allah sevgisi olmasa, bu kadar nimetler arasında, hangi güç insanı 17 saat aç susuz bırakabilir.
'Ramazan ayının başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise Cehennem ateşinden kurtuluştur.' müjdesine göre şu anda Ramazan’ın mağfiret günlerindeyiz. Allah bu ayın sonunda ise cehennem ateşinden korunmayı nasıp etsin.
Kuran-ı Kerim ve diğer semavi kitapların indiği, ayların efendisi olan bu ayda atmosfer bir başka oluyor. Caddeler ışıl ışıl, insanlarda cömertlik had safhada, oruçlular pamuk gibi yumuşacık, şeytan ve şeytanlaşmışlar kuduruyor bu manzara karşısında…
Orucun ruhuna uygun olmayan davranışlarımız olabilir, bazı alışkanlıklarımız Ramazan ayına da taşınmış olabilir ama bu kadar süre aç susuz kalan bir insanın iyi niyetinden zerre kadar şüphe etmiyorum.
Rabbim, ibadetlerimizi, dualarımızı kabul etsin inşallah…
Mübarek ayın ortasına kavuşurken bile aramızdan göçüp gidenler var. Her gün başka bir taziyeye gidiyoruz. Daha dün bizimle birlikte iftar açanlar bugün aramızda yoklar. Ramazan sonuna kadar kim bilir daha kimler ebedi âleme göç edecekler.
Yani bugün varız, yarın yoğuz…
Tıpkı insanlar gibi makamlar da öyle… Bugün üst makamda olan birileri belki yarın olmayacaklar….
Efendimiz, Cennetin bir sene boyunca Ramazan ayı için süslendiğini buyurmaktadır. İşte bu caddelerin, evlerin süslenmesi belki bu inançtan gelmektedir.
Bizimde caddelerimiz süslendi. Başkanlarımızın dev posterleri, ışıklı kutlama mesajları, reklamlı mahyalar ile sokaklar bir başka bu ayda(!)
Fakir fukaranın parası ile gece geç saatlere kadar devam eden konserler, hatırı sayılır kişilere zengin menülü iftarlar, dekolte kıyafetlerle çarşı gezmeleri, park buluşmaları…
Dedim ya, nasıl ki Ramazan’ın ortasına geldik, bitti bitiyor bu kutlu ay…
Nasıl ki, dün bizimle birlikte olanlar bugün yoklar, makamlarında gelip geçici olduğunu unutmamamız gerekiyor…
Ramazan ayı aynı zamanda hesap ayıdır. Kendimizi, yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı muhasebe etmemiz gerekiyor.
Yarın olamayacağımızı hesaba katarak keşkelerle boğuşmamak, ah-vah etmemek için bugünü iyi değerlendirmemiz gerekiyor…
Bu uyarıları nefsime yaptığımı belirtmek istiyorum. Benim nefsime yaptığım bu uyarıları inşallah herkes kendi nefsinde de sorgular…
Yüce Rabbimiz, Sahabe Safvan b. Muattal ve yüzlerce şehit, enbiya ve evliyayı bağrında barındıran güzel Adıyaman topraklarında, etrafında ateş çemberi oluşturulan ve üzerinde bin bir oyunlar oynanan güzelim ülkemizde huzur içerisinde yaşamayı bizlere nasip etsin…
Mevla’mız, başta Suriye ve Mısır olmak üzere dünyanın dört bir yanında zalimlerin zulmü altında inleyen din kardeşlerimize de barış ve huzur ihsan etsin…
Yüce Mevla, Ramazan’ın kalan diğer yarısını da huzur içerisinde tamamlamayı, Kadir gecesini hakki ile ihya edebilmeyi, bayrama erişmeyi ve Cennet’te sadece oruçluların geçebildiği Reyyan adındaki kapıdan geçmeyi bizlere nasip etsin inşallah…
Selam ve dua ile…
Fahrettin Çelik