Dünden devam:
İlimizde canla başla dört yıl görev yaptıktan sonra gözyaşlarıyla ayrılan ve uğurlanan Vali Demirtaş, o yıllarda teşvik paketinde 6 bölge içerisinde 5. bölgeye alınarak Şan(s)lıurfa’ya göre oluşan “ağır mağduriyetimizi”; Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın katıldığı Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odası’ndaki toplantıda “hükümetin valisi” olduğu kadar “devletin-milletin valisi” olduğunun da bilinciyle diklenmeden, ama dik durarak, kastını aşmadan, hem de Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileriyle kanıtlayan, yalnızca bakanlıklardan gelen emirleri uygulamakla yetinmeyip özellikle Yardımcısı Murat Süzen’in de üstün gayretleriyle ilin iç dinamiklerini harekete geçirmekte insiyatif alabilen, Cemevindeki ceme, Kilisedeki paskalyaya, Camideki mevlide katılarak her inancı kucaklayan, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesini uygulayan bir vali idi. Allah yolunu, yüreği gibi açık etsin…
Gelelim Vali Çuhadar’ın dile getirdiği diğer konulara;
Salgın hastalık sebebiyle uygulanan online eğitimden internetsizlikten dolayı yoksun kalan kırsal kesimdeki 150 bin öğrenciye, kamu araçlarının tahsisinin dışında 21 adet te araç kiralayarak 173 noktada mobil internet imkanı sağladıklarını, 81 il içerisinde tek ilin Adıyaman olduğunu açıklayınca çok sevindim.
Eğitim konusu açılınca Çocuklar Gülsün Diye Derneği öncülüğünde 81 ilde 81 anaokulu yaptırmak amacıyla çıktığı yola devam eden ve 40’ncısını geçtiğimiz aylarda Denizli’de açan sanatçı Gülben Ergen’in ilimizde de bir anaokulu yaptırması için “eski toprak” gazeteci arkadaşım Mahmut Tekin’in 2014 yılından beri sürdürdüğü emeğini hatırladım. Çünkü her yazı bir el emeği, göz nurudur. Dileğim, Vali Çuhadar’ın Gülben hanımla doğrudan görüşerek bu desteği “il valisi” sıfatıyla talep ve teyit etmesidir. Bu takdirde Gülben hanım ve derneğinin “kendisine yakışanı” yaparak “evet” diyeceği kanısındayım. Nitekim 17.4.2016 tarihli yazımızda açıkladığımız üzere Vali Demirtaş; ATV Televizyonundaki Kırgın Çiçekler dizi filminin bir bölümünde Adıyaman’ın imajını sarsan bazı sözlerin yayınlandığına dair önceki yazımızı kaynak gösterip ATV Temsilciliğine resmi yazı ile durumu iletmesi üzerine sonradan çekilen bölümünde bu kez Nemrut’tan bahsettirmiş, ayrıca imajı sarsan o sözlerin film arşivinden bile sildirilmesini sağlamış, böylece krizi fırsata çevirmesini bilmişti. Allah razı olsun…
Günümüzdeki can alıcı Kovid-19 konusunda ise, “Test sayımız fazladır. Vaka sayılarında artma yok, sabit gidiyoruz. Diğer iller ne yapıyor ise biz de onları yapıyoruz. Sayılar değil hastalığın önlenmesi önemlidir. Bu konudaki kurallara uydukları için vatandaşlarımıza teşekkür ederim. Mayıs ayı ortalarında sayılar düşecek ve normalleşeceğiz. ” diyen sayın Valimize imkan olsa idi, “Vaka sayısı 100 binde 100’den 149’a sonradan da 154’e (yazımızın yayınlandığı tarihte maalesef 199’a) yükseldi, devlet ve millet her ikisi de görevini yapıyor ve teşekküre layık ise vaka ve Kovid-19 kaynaklı veya tetiklediği vefatlar neden devam ediyor?” diye sormak isterdim. Demek ki devlet ve/veya millet olarak bir yerlerde yanlış yapıyor veya eksik bırakıyoruz. Aşılama bitse dahi en az bir-iki yıl daha sürebilecek(inşallah yanılırım) bu virüsle savaşmayı ve savaşırken de ekonomik yönden küçülerek te olsa birlikte yaşamayı mutlaka öğrenmemiz, dolayısıyla devlet ve millet olarak teyakkuzda olmamız gerektiğinden bu soru ve cevabı “hayat-memat” meselesi idi.
Bu arada 27.11.2020 tarihinde bir kamu kurumuna elden vermek istediğim dilekçenin önce Valilikten havale ettirilmesi üzerine özellikle Kovid-19’dan dolayı temasın azaltılması için artık bu tür havale işlerinin de yetki devri yoluyla kaldırılmasının toplum sağlığı açısından gerekli olduğunu sayın Valimize msn’den sunmam üzerine birkaç gün sonra kaldırıldığını öğrendim. Kendilerine teşekkür ederim. Belki “köyün delisi(!)” olduk ise de demek ki, “Derdini söylemeyen derman bulamaz.” sözünü atalarımız boşuna söylememiş! Özgür demokratik toplumun güzelliği de burada işte…
İstanbul’da isem de Adıyaman’da yaşayan onlarca kişi ile görüştükten sonra kaleme aldığım 29 Aralık 2020 tarihli yazımızda naçizane önerdiğimiz ek tedbirler alınabildi mi? Başkanı olduğu İl Umum Hıfzısıhha Kurulu’nun görevi yalnızca karantina kararı almak olmadığına göre örneğin, Yardımcısı Şerif Ayaz’la birlikte aynı zamanda doktor olan Belediye Başkanı Süleyman Kılınç tarafından bilboardlara uyarıcı afişler astırılması, karantinaya alınanların adının oturduğu site yöneticilerine bildirilmesi, camilere seccadesiz gireceklere 50 kuruşluk tek kullanımlık seccade dağıtılması, yatsı namazından sonra cami ve mescit gibi mekanlarda teravih namazı kıldırılmaması, işçi servis araçlarına ayakta yolcu alınmaması ve yine özellikle, aldığımız nefesi bile borçlu olduğumuz, “bize olan haklarını helal edeceklerini” umduğumuz, vatanımızı asil kanlarıyla sulayan kahraman şehitlerimizin cenaze törenlerinde Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü kanalıyla öncelikle acılı aileleri ile görüşülerek ikna suretiyle sosyal mesafe tedbirlerinin fiziki olarak da alınması çok zor olmasa gerek!...
Bu arada, devletin alacağı radikal sayılabilecek bu tedbirlerin yanı sıra vatandaş olarak alacağımız radikal tedbirlere ait görüşlerimizi ise önümüzdeki günlerde paylaşacağız. Çünkü, “Nefse ağır gelen hakka hayırlıdır.” Aksi halde bu gidişle Allah muhafaza, “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.” olacak…
---
Üç bölümlük yazımıza yarın nokta koyacağız inşallah…
Mustafa Işıldak 01.04.2021
m.isildak02@gmail.com 0532-422 95 28
Adıyaman’da Güne Bakış Gazetesi